Güzel Dilimiz Türkçemizin İnceliklerini Öğreniyoruz
16 Ocak 2017 Pazartesi
29 Aralık 2016 Perşembe
23 Aralık 2016 Cuma
Yarım bırakılmış fıkraları tamamlama
Nasreddin Hoca bir gün yabancı bir köyde misafir olur. Cuma günü O'nu kürsüye çıkartırlar. Güzel bir vaaz verir. Herkes pek memnun kalır. Camiden çıkınca Hoca'nın eşeğini getirirler. Köylülerin hepsi ona hizmet etmek için adeta yarışırlar. Hoca eşeğine binerken biraz düşünür. Sonra eşeğin üstüne ters oturur. Herkes hayret eder. Köylülerden biri dayanamayıp sorar :
- Hocam der. Kusura bakma ama eşeğe niçin ters bindiğini sorabilirmiyim?
Hoca tebesüm ederek cevap verir :
Arkamdan gelen var mı ? diye bakmak için
Kimi insanlar olmayacak hevesler peşinde koşup durur. Nasreddin Hoca böylelerine ders vermek istemiş bir gün. Elinde koca bir bakraç yoğurt mayasıyla gölün kenarına gelmiş. Başlamış kaşık, kaşık dökmeye :
- Ne yapıyorsun Hoca ? demişler.
- Göle yoğurt mayası çalıyorum, demiş kıs, kıs gülerek.
- Hoca hiç göl maya tutar mı?
- Tutarsa tutar ,tutmazsa balıklar yer.
Nasreddin Hoca hayvanlarına ağır yükler yükleyip onlara eziyet eden köylülerine iyi bir ders vermek istemiş. Bir gün eşeğine binerek köy meydanında dolaşmaya başlamış. İşin garibi dolu bir çuvalı da sırtına vurmuş, öyle geziyor. Şaşırıp sormuşlar :
- Yahu Hoca Efendi, hem eşeğin üzerindesin, hem çuvalı sırtında taşıyorsun. Nasıl bir iş bu ?
Hoca cevabı yetiştirmiş hemen :
-Ben yükü, eşekte beni taşıyor! Gayet adil!
Hoca' nın canı et yemeği istemiş bir gün. Kasaptan iki kilo et alıp evine götürmüş.
- Akşama güzelce pişir bunları, demiş hanımına. Ne var ki o gün eve hanımı misafirleri gelmiş. Kadıncağız eti pişirip onlara ikram etmiş. Akşamda bir tarhana çorbası çıkarmış. Hoca' nın önüne.
- Et nerde demiş Hoca. Kadın doğruyu söyleyeceğine bir yalan kıvırmış.
- Eti kedi yedi, demiş.
- Getir şu kediyi bakalım demiş Hoca. Sonra teraziyi çıkartıp kediyi tartmış. Bakmışlar ki tam iki kilo geliyor. Hoca hanımına sormuş:
Tam bu sırada misafir gelen komşulardan biri elinde boş tabak ile gelir. Hanımına yemek için teşekkür eder. Bunu duyan hoca:
- Yalancının mumu yatsıya kadar yanar!
- Hocam der. Kusura bakma ama eşeğe niçin ters bindiğini sorabilirmiyim?
Hoca tebesüm ederek cevap verir :
Arkamdan gelen var mı ? diye bakmak için
Kimi insanlar olmayacak hevesler peşinde koşup durur. Nasreddin Hoca böylelerine ders vermek istemiş bir gün. Elinde koca bir bakraç yoğurt mayasıyla gölün kenarına gelmiş. Başlamış kaşık, kaşık dökmeye :
- Ne yapıyorsun Hoca ? demişler.
- Göle yoğurt mayası çalıyorum, demiş kıs, kıs gülerek.
- Hoca hiç göl maya tutar mı?
- Tutarsa tutar ,tutmazsa balıklar yer.
Nasreddin Hoca hayvanlarına ağır yükler yükleyip onlara eziyet eden köylülerine iyi bir ders vermek istemiş. Bir gün eşeğine binerek köy meydanında dolaşmaya başlamış. İşin garibi dolu bir çuvalı da sırtına vurmuş, öyle geziyor. Şaşırıp sormuşlar :
- Yahu Hoca Efendi, hem eşeğin üzerindesin, hem çuvalı sırtında taşıyorsun. Nasıl bir iş bu ?
Hoca cevabı yetiştirmiş hemen :
-Ben yükü, eşekte beni taşıyor! Gayet adil!
Hoca' nın canı et yemeği istemiş bir gün. Kasaptan iki kilo et alıp evine götürmüş.
- Akşama güzelce pişir bunları, demiş hanımına. Ne var ki o gün eve hanımı misafirleri gelmiş. Kadıncağız eti pişirip onlara ikram etmiş. Akşamda bir tarhana çorbası çıkarmış. Hoca' nın önüne.
- Et nerde demiş Hoca. Kadın doğruyu söyleyeceğine bir yalan kıvırmış.
- Eti kedi yedi, demiş.
- Getir şu kediyi bakalım demiş Hoca. Sonra teraziyi çıkartıp kediyi tartmış. Bakmışlar ki tam iki kilo geliyor. Hoca hanımına sormuş:
Tam bu sırada misafir gelen komşulardan biri elinde boş tabak ile gelir. Hanımına yemek için teşekkür eder. Bunu duyan hoca:
- Yalancının mumu yatsıya kadar yanar!
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)